Günlüğüm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Günlüğüm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ekim 2012 Pazartesi

Berlin' de Gezilecek Yerler

Şöyle Berlin' de gezilecek yerleri bir araştırayım dedim. Şimdiden hazırlık yapmak lazım. Orda netim olmazsa bilgiye burdaki kadar kolay ulaşamam heralde:))

Gezilecek yerlerden bulduğum ilki Pergamon Müzesi:

Pergamon Museum, Berlin resimleri
Bu Pergamon Museum fotoğrafı TripAdvisor'ın izniyle kullanılmıştır 

Pergamon Müzesinin adres ve telefon bilgileri şunlar: Museumsinsel, Am Kupfergraben, 10178 Berlin, Almanya (Mitte)/ 49 0 30-2090557

Müzede tarihi eserler ve yapıtlar bulunuyormuş. Hakkındaki yorumlardan çıkardığım; Türk ve İslam Eserlerinin mutlaka ziyaret edilmesi gerektiği. Ayrıca ülkemizden de çok fazla tarihi eser gitmiş bu müzeye. Nasıl gittiği de meçhul bu arada tabi:((
Pergamon Museum, Berlin resimleri
Bu Pergamon Museum fotoğrafı TripAdvisor'ın izniyle kullanılmıştır.


Yukarıdaki fotoğraftada görüldüğü üzere Müzenin dıştan görünüşü çok hoş. Fakat iç mekan fotograflara bakınca hevesim kaçtı biraz. Muhakkak ki güzeldir fakat Londra' daki müzelerle özellikle de British Museum' la kıyaslayınca müze çok yavan kalıyor diyebilirim..

Müzenin iç mekanına ait birkaç foto:
Pergamon Museum, Berlin resimleri
Bu Pergamon Museum fotoğrafı TripAdvisor'ın izniyle kullanılmıştır.


Pergamon Museum, Berlin resimleri
Bu Pergamon Museum fotoğrafı TripAdvisor'ın izniyle kullanılmıştır

Pergamon Museum, Berlin resimleri
Bu Pergamon Museum fotoğrafı TripAdvisor'ın izniyle kullanılmıştır

Pergamon Museum, Berlin resimleri
Bu Pergamon Museum fotoğrafı TripAdvisor'ın izniyle kullanılmıştır.

 
Allah nasip ederse görürsem bu sefer kendi fotograflarımı paylaşırım inş.. 


------------------------


Skip Navigation LinksNereler Gezilir?
Potsdamer Platz

Berlin şehir merkezinin ortasında, kentin en işlek meydanlarından biri olan Potsdamer Platz yer almaktadır. Meydan, ünlü Brandenburg Kapısı ile Reichstag (Parlamento Binası)’ın bir kilometre güneyinde, Tiergarten Parkı’nın ise güneydoğu girişindedir. Yıllar önce Avrupa’nın en işlek meydanı olan Potsdamer Platz, savaş döneminde ve ülkenin Berlin Duvarı’yla ikiye bölündüğü yıllarda önemini yitirmiş, adeta ıssız bir boşluğa dönüşmüştür. Fakat duvarın yıkılmasıyla beraber bölgeye iş, eğlence ve alışveriş merkezleri açılmış, modern binalar dikilmiş ve Potsdamer Platz eski görkemli ve işlek günlerine tekrar kavuşmuştur.
Meydanda yer alan yapıların en ilgi çekicilerinin başında Sony Center gelir. 2000 yılında 750 milyon Euro’luk bir bütçeyle tamamlanarak kullanıma açılan bina, geçen kısa sürede şehrin sembollerinden biri hâline gelmiştir. Geceleri ışıl ışıl parlayarak Potsdamer Platz’ı aydınlatan yapının içinde mağazalar, restoranlar, süitler, ofisler, müzeler ve bir Sony satış merkezi bulunur.
Sony Center’ın içinde yer alan Film Museum Berlin (Salı – Pz: 10.00 – 18.00, Prş: 10.00 – 20.00, www.deutsche-kinemathek.de), mutlaka ziyaret etmeniz gereken bir müzedir. Burada amatör tekniklerle üretilen ilk filmlerden, dijital filmlere kadar sinema tarihine ışık tutan birçok eseri görebilir, filmlerin yapım süreçlerine ilişkin ilginç bilgiler öğrenebilirsiniz.
Meydanda bulunan diğer ünlü binalar ise; Ritz Carlton Hotel’in bulunduğu Beisheim Center, mimari tarzıyla Amerika’daki gökdelenleri andıran Delbrück-Haus ve yapı kompleksi Daimler binalarıdır.
Pariser Platz

Tarihi Brandenburg Kapısı ile şehrin önemli binalarının etrafında sıralandığı Unter Den Linden Bulvarı arasındaki meydan, Pariser Platz’dır. Meydan, Potsdamer Platz’a Ebertstraße ile bağlanmaktadır. Önceleri ismi Viereck olan meydan, 1814’te Prusya kuvvetlerinin diğer müttefiklerle birlikte Paris’i işgal etmesi ve Napolyon’u devirmesinin ardından zafer anısına Pariser ismiyle onurlandırılmıştır.

Meydandaki 2. Dünya Savaşı esnasında yıkıntıya dönen binalar restore edilmiş ve Pariser Platz günümüzdeki heybetli mimarisine kavuşmuştur. Burada yer alan binalardan bir kaçı şunlardır: Şehrin bölünüp birleşmesinin simgesi Brandenburg Kapısı, mimari harikaları Amerikan ve Fransız Büyükelçilikleri, şehrin en güzel oteli Hotel Adlon Kempinski, cam cephesiyle ünlü Berlin Sanat Akademisi (Akademie der Künste) ve Kennedy ailesine dair dokümanların sergilendiği Kennedy Müzesi (Museum the Kennedys)’dir.
Brandenburg Kapısı / Brandenburger Tor

Unter den Linden ile Ebertstraße’nin kesiştiği yerde şehrin son iki yüzyıllık tarihine şahitlik etmiş olan Brandenburg Kapısı bulunmaktadır. Prusya kralı II. Frederick William’ın emriyle bir barış simgesi olarak tasarlanan yapı, Karl Gotthard Langhans tarafından 1788 ile 1791 yılları arasında inşa edilmiştir. II. Dünya Savaşı’nda hasar gören yapı, 2000’de restore edilmiştir.
Yapının, her iki yanda 6 olmak üzere 12 dorik kolonu bulunmaktadır. Kapının üzerinde ise doğuya dönük bir quadriga heykeli vardır. Heykelde, Roma zafer tanrıçası Victoria dört atlı bir savaş arabasını sürerken görülür.
Brandenburg Kapısı, ilk ciddi restorasyonunu II. Dünya Savaşı’nın ardından geçirmiştir. Savaş esnasında bomba ve kurşun delikleriyle kaplanan kolonlar; Doğu ve Batı Berlin yönetimlerinin ortak çalışmasıyla restore edilmiştir. 1961 yılına kadar kapıdan araçlar ve yayalar rahatça geçebilmişlerdir.
1961 yılının Ağustos ayında, Berlin Duvarı’nın dikilmesiyle, Batı Berlin’in Brandenburg Kapısı’yla olan bağlantısı kesilmiştir. O zamanlar şehrin bölünmüşlüğünü simgeleyen bu tarihi yapı, takvimler 1989’u gösterdiğinde bu kez barışın ve özgürlüğün simgesi olmuştur. Bunun sebebi ise; Berlin Duvarı’nın yıkılması ve şehrin birleşmesidir. Ziyaretiniz esnasında biraz soluklanmak isterseniz yapının kuzeyindeki Raum der Stille (Sessizlik Odası)’de mola verebilirsiniz.
Adres: Pariser Platz, 10117, Berlin
Reichstag

Reichstag, Brandenburg Kapısı’nın iki sokak kuzeyinde yer alır ve Alman hükümet merkezi olarak kullanılır. Fakat bu gösterişli binanın, bir yönetim merkezi olmaktan daha ilgi çekici özellikleri vardır. 1894 yılında açılan ve Alman parlamentosu olarak 1933 yılına kadar kullanılan yapı, aynı yıl bir yangında büyük ölçüde tahrip olmuş ve kullanılamayacak hâle gelmiştir. Almanya’daki birleşme hareketlerinin ardından, mimar Norman Foster’ın öncülüğünde onarılan yapı, 1999’da tekrar parlamento binası olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Binayı mimari olarak özgün kılan en önemli özellik sahip olduğu cam kubbedir. Kubbeden, Berlin şehir manzarası 360 derecelik bir görüşle izlenebilir. Ayrıca kubbenin altında yer alan parlamentonun ana salonu da bu cam yapıdan kolayca görülebilmektedir. Bu salondaki topantılara katılan parlamenterler oldukça şanslıdırlar çünkü kubbeden süzülen doğal güneş ışığı salonu doldurur.
Kubbeden Berlin manzarasını izlemek ise ücretsiz. Bina haftanın her günü 08.00 -24.00 saatleri arası ziyaretçilere açıktır. Dışarıda uzun kuyrukların oluştuğunu ise unutmamalı ve Reichstag programınızı ona göre planlamalısınız.
Adres: Platz der Republik 1, 10557, Berlin
Tel: 030 22 73 21 52
Ziyaret saatleri: 08.00 – 24.00
Alexanderplatz

Şehrin bir diğer görülmeye değer meydanı Brandenburg Kapısı ve Reichstag’ın doğusunda bulunmaktadır. İsmini Rus Çarı I. Alexander’dan alan Alexanderplatz, geçmişinde hem şiddet olaylarının yaşandığı hem de barış ve özgürlük nidalarının atıldığı bir meydan olmuştur. Berlinliler, bu meydana kısaca Alex derler. 19. yüzyılda buraya inşa edilen bir istasyon ve birçok kişinin alışveriş yaptığı bir halk pazarı sayesinde, meydan, şehrin büyük ticaret merkezlerinden biri hâline gelmiştir. 20. yüzyılın başlarında ise Potsdamer Platz’la birlikte Berlin gece hayatının en hareketli merkezi olmuştur. Şimdilerde ise meydandaki turistik destinasyonlar, burayı gözde bir mekân yapmaktadır.

Alexanderplatz’ın simgesi 368 m yüksekliğindeki Fernsehturm (Televizyon Kulesi)’dir. Berlin’in en yüksek binası olan kule, 1965 – 69 yılları arasında Doğu Berlinli mimarlar tarafından inşa edilmiş ve zaman içinde, bir televizyon kulesinden çok yılda neredeyse 1 milyon kişinin ziyaret ettiği turistik bir destinasyona dönüşmüştür. 203 m yükseklikteki gözlem odası ve 207 m’deki, 30 dakikada bir dönme hareketi gerçekleştiren restoran; yapının en gözde mekânlarıdır. Gözlem odalarının ve restoranın da içinde bulunduğu küre, özellikle 2006 Dünya Kupası esnasında bir futbol topu şeklinde kaplanarak oldukça popüler olmuştur.
Adres: Alexanderplatz, 10178, Berlin
Tel: 030 24 23 33 3
Web: www.tv-turm.de
Ziyaret saatleri: Mart - Ekim: 09.00 - 00.00, Kasım - Şubat: 10.00 - 00.00
Alexanderplatz’ın ortasında tarihi bir çeşme yer almaktadır. 1891’de yapılan Neptunbrunnen Çeşmesi’nde, tanrı Poseidon ile etrafındaki 4 kadın görülmektedir. Bu kadınlar; Almanya’nın dört ana nehri olan Elbe, Ren, Vistula ve Oder’i simgelemektedirler. Çeşmenin kenarları, dinlenmek isteyenlerin gözdesidir.
Berliner Dom / Berlin Katedrali

Neptunbrunnen'den iki cadde batıya ilerlediğinizde, Berlin'in en önemli protestan kilisesine varırsınız. Yapı, fiziki olarak birçok değişime uğramakla birlikte 15. yüzyıldan beri ayaktadır. Şehirdeki diğer birçok bina gibi, II. Dünya Savaşı’ndan ciddi biçimde etkilenmiş ve restorasyon çalışmalarının ardından 1993’te tekrar açılmıştır. Katedralde görebileceklerinizden bazıları; Hohenzollern ailesine ve Prusya krallarına ait lahitlerdir. Ayrıca 270 merdiven çıkılarak ulaşılan 114 m yüksekliğindeki kubbesi de enfes bir Berlin manzarası sunmaktadır.
Tel: +49 (0) 30 20269 136
Adres: Lustgarten 1, 10178, Berlin
Web: www.berlinerdom.de
Ziyaret saatleri: Ptesi - Ctesi: 09.00 - 20.00, Pazar: 12.00 - 20.00
Checkpoint Charlie

Şehirde Soğuk Savaş yıllarından geriye kalan en önemli hatıra, bir zamanlar Doğu Berlin ile Batı Berlin arasındaki ana geçiş noktası olan Checkpoint Charlie’dir. İki bölge arasındaki geçişlerin engellenmesi için bir zamanlar bu noktada, Amerikan ve Sovyet askerleri nöbetler tutar, duvarın yakınından kuş uçurtmazlardı. Buradaki ünlü levhada ise dört dilde şunlar yazmaktaydı: Amerikan bölgesini terkediyorsunuz.

Şu an tam bu noktaya bir müze kurulmuştur: Museum Haus am Checkpoint Charlie. Burada, Doğu’dan Batı’ya kaçmaya çalışanların ilginç öykülerini okuyabilirsiniz.
Museum Haus am Checkpoint Charlie
Adres: Friedrichstraße 43-45, 10117, Berlin
Tel: +49 (0) 30 25 37 25 0
Web: www.mauer-museum.com
Ziyaret saatleri: Her gün: 09.00 – 22.00
Jüdisches Museum / Yahudi Müzesi

Checkpoint Charlie’nin birkaç metre yakınındaki Yahudi Müzesi, 2001 yılında açılmıştır ve Yahudilerin Almanya’daki iki bin yıllık geçmişine ait çeşitli bilgi ve belgelere sahiptir. Tarihsel ve kültürel anlamının yanı sıra, müzenin mimari açıdan da dikkate değer bir ünü vardır. Mimar Daniel Libeskind’in tasarladığı binaya kuş bakışı bakıldığında, binanın zikzak bir şekle sahip olduğu görülür. Müzeye giriş ise yer altı kapılarından yapılmaktadır. Jüdisches Museum, hem mimari özellikleri hem de Yahudi kültürü hakkında sunduklarıyla görülmeye değer.
Adres: Lindenstraße 9-14, 10969 Berlin
Tel: +49 (0)30 259 93 300
Web: www.juedisches-museum-berlin.de
Ziyaret saatleri: Ptesi: 10.00 - 22.00, Salı - Pazar: 10.00 - 20.00
Kurfürstendamm

Brandenburg Kapısı’ndan batıya doğru ilerlediğinizde önce Tiergarten Parkı’nı geçecek, ardından Kurfürstendamm semtine varacaksınız. Berlinliler bu semte kısaca Ku’damm demektedirler. Aynı ismi taşıyan semtin ana caddesi ise Berlin’in Champs-Élysées’sidir. Lüks mağazalar, oteller ve restoranlar çınar ağaçlarıyla bezenmiş cadde boyunca sıralanmaktadır.
Kaiser-Wilhelm-Gedächtniskirche / Yıkık Kilise

Ku’damm’da, Breitscheidplatz Meydanı’nın ortasında Berlin şehrinin bir başka simgesi yer almaktadır. Bu kilise, şehrin mimari yapısının II. Dünya Savaşı’ndan ne kadar çok etkilendiğinin bir kanıtıdır. Savaş esnasında kilise kulesinin tepesi tahribata uğramış; orijinal yüksekliği 113 m olan kule, tahribatın ardından 63 m yüksekliğe inmiştir. Bu yüzden kilise, Berlinlilere hem savaş günlerini hatırlatır, hem de barış ve huzuru simgeler.

Kaiser-Wilhelm-Gedächtniskirche, 1891-95 yılları arasında I. Wilhelm’in anısına inşa edilmiştir. Fakat yapının şimdiki hâline bakıldığında meydana gelen değişiklikler kolayca gözlemlenebilir. 1943 yılındaki bombardımanda, kilisenin kulesinin tepesi yıkılmış ve yapı “yıkık kilise” olarak anılır olmuştur. İleriki yıllarda buraya çan kulesi ile yeni ibadet odaları da eklenmiş ve Kaiser-Wilhelm-Gedächtniskirche son hâlini almıştır. Kilisenin iç tasarımında ise rölyef, friz ve mozaikler dikkat çekmektedir. Özellikle Hz. İsa’nın betimlendiği mozaik, görülmeye değerdir.
Adres: Breitscheidplatz, 10789, Berlin
Tel: +(49) 030 2 18 50 23
Web: www.gedaechtniskirche-berlin.de
Ziyaret saatleri: Her gün: 09.00 – 19.00
Europa-Center
Yıkık Kilise’nin iki sokak batısında yer alan dev bina Europa-Center ,1960’lı yıllarda Batı Berlin’in en gözde mekânlarından biriydi. Popülaritesini hâlâ koruyan bu merkez, günümüzde içerisinde sinema, otel, alışveriş merkezi ve ofisler bulundurmaktadır. Bu çok katlı binanın tepesindeki Mercedes logosu ise hayranlık uyandırmaktadır. 10 m çapında ve 15 ton ağırlığındaki logo, dakikada iki kez döner; geceleri ise kullanılan 68 floresan tüp sayesinde ışıl ışıl parlar. Bununla birlikte binanın önündeki Dünya Çeşmesi’ni, içindeki avluda yer alan Lotus Çeşmesi’ni de görebilir ve 20. kattaki Berlin Pencereleri’nden şehri izleyebilirsiniz.
Adres: Tauentzienstr. 9-12, 10789, Berlin
Tel: +49 (0)30 26497940
Web: www.europa-center-berlin.de
Ziyaret saatleri: Merkez 24 saat açıktır, mağazalar ise genel olarak 10.00 – 20.00 arası hizmet vermektedirler.
Zoologischer Garten / Berlin Hayvanat Bahçesi

Almanya’nın en eski hayvanat bahçesi, Berlin şehrinin Tiergarten semtinde yer almaktadır. Aynı zamanda ülkenin en popüleri olan Zoologischer Garten, 1844 yılında açılmıştır ve 35 hektarlık bir alana yayılmıştır. Dünyanın en fazla sayıda canlı türüne sahip bu bahçesi, 1.400’den fazla türe ve 14.000’in üzerinde hayvana ev sahipliği yapar. Bu çeşitlilik, Berlin Hayvanat Bahçesi’ni dünya çapında bir üne kavuşturmuştur. Öyle ki, burayı, yılda ortalama 3.5 milyon kişi ziyaret etmektedir. Merkeze, 1913 yılında eklenen akvaryumda ise 9.000’den fazla canlı yaşamaktadır.
Ku’damm’ın kuzeyinde, şehrin göbeğinde yer alan bu köşeye iki farklı kapıdan ulaşılabilir: Fil ve Aslan Kapıları. Bu kapılardan içeriye adım attığınızda ise hayvanların canlı dünyası sizi karşılayacaktır. Tüm dünyanın tanıdığı kutup ayısı Knut ve panda Bao Bao, bahçenin gözbebekleridir. Buraya kadar gelmişken, bu ikisini görmeden Zoologischer Garten’den ayrılmayınız.
Adres: Hardenbergplatz 8, 10787, Berlin
Tel: +49 (0)30 25 40 10s
Web: www.zoo-berlin.de
Ziyaret saatleri: Yaz: 09.00 – 19.00, Kış: 09.00 – 17.00
Schloss Charlottenburg / Charlottenburg Sarayı

Tiergarten’in batısına doğru ilerlendiğinde, Charlottenburg semtine varılır. Berlin’in en eski sarayı olan Schloss Charlottenburg, bu semtte yer almaktadır. Hohenzollern ailesinden kalma bu saray, 17. yüzyılın sonlarında inşa edilmiş; 18. yüzyılda yeni eklemelerle oldukça genişlemiştir.

Soylu Sophie Charlotte’un emriyle inşa edilen yapının orijinal adı Lietzenburg’dur. Sophie Charlotte öldükten sonra, onun onuruna, sarayın ismi değiştirilir ve Charlotte Kalesi anlamına gelecek şekilde Charlottenburg ismini alır. Saray, günümüze kadar birçok değişim geçirmiştir: İlk binanın etrafına kanatlar, kubbeli bir kule, 143 m uzunluğunda bir sera, bir köşk ve bir tiyatro eklenmiştir.
Sarayın arkasında keşfedilmeyi bekleyen barok tarzda muazzam bahçeler bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Queen Luise Anıtı, Belvedere (şu an bir porselen müzesi) ve Schinkel Köşkü de görebileceğiniz diğer yapılardandır. Ayrıca sarayın içerisindeki her biri ayrı sanat eserleri olan odalar ve salonlar ile Romantizm Galerisi, Berggruen Koleksiyonu ve Mısır Müzesi’ni gezebilirsiniz.
Adres: Spandauer Damm, 10-22, Berlin
Tel: 030 / 32 09 1 - 1
Ziyaret saatleri: Salı – Pazar: 09.00 – 17.00
Schloss Bellevue / Bellevue Sarayı

Charlottenburg’dan doğuya, şehir merkezine doğru gelindiğinde Almanya Cumhurbaşkanı’nın konutu Schloss Bellevue’ye varılır. Bu üç kanatlı saray, 1786’da Büyük Friedrich’in kardeşi Prusya Prensi Ferdinand için özel bir konut olarak Spree Nehri’nin yanında inşa edilmiştir. Korint tarzda kolonlara sahip yapı, Almanya’nın ilk neoklasik yapısıdır. Bellevue Sarayı, Berlin’in tarihi yüzüne doğallığın da eklendiği bir noktadadır çünkü saray, 20 hektarlık bir park ile çevrilidir.
Adres: Spreeweg 1, 10557, Berlin
Tel: +(49) 030 2000 0
Siegessäule / Berlin Zafer Anıtı
Bellevue Sarayı’nın bir cadde doğusunda, Tiergarten’in tam ortasında Siegessäule bulunmaktadır. 19. yüzyılın sonunda, Prusyalıların Danimarkalıları yendikleri savaşın anısına Heinrich Strack bu zafer anıtını inşa eder ve anıt, Königsplatz’a (günümüzde Platz der Republik) yerleştirilir. 1939’da anıtın yeri değiştirilir ve Siegessäule, şu anki konumu olan Großer Stern’e taşınır. Anıtın tepesinde 8.3 m uzunluğunda, 35 ton ağırlığında, zafer tanrıçası Victoria’nın bronz heykeli bulunmaktadır. Anıtın dikkat çeken bir diğer özelliği ise; üzerindeki Alman mitolojisi ve tarihine dair çeşitli işlemelerdir.
Adres: Straße des 17. Juni/ Großer Stern, 10557, Berlin
Web: www.monument-tales.de
Ziyaret saatleri: Yaz: Ptesi – Cuma: 09.30 – 18.30, Ctesi – Pazar: 09.30 – 19.00 Kış: Ptesi – Cuma: 10.00 – 17.00, Ctesi – Pazar: 10.00 – 17.30
Pergamonmuseum / Bergama Müzesi

Berlin’in Mitte semtinde, Müze Adası olarak bilinen noktada ülkenin en kapsamlı müzelerinden biri yer almaktadır. Yılda ortalama 850 bin kişinin ziyaret ettiği müze, dünya kültür mirasına ait birçok tarihi eseri bünyesinde barındırmaktadır. Pergamonmuseum 3 bölümden oluşur: Klasik Antik Çağlar Koleksiyonu, Eski Yakın Doğu Müzesi ve İslam Sanatı Müzesi.
Klasik Antik Çağlar Koleksiyonu’nda, M.Ö. 2. yüzyıl tarihli, bir Helenistik çağ başyapıtı sayılan Bergama Altarı ile Roma mimarisinin değerli bir örneği olan Milet Kapısı’nı görebilirsiniz.
Eski Yakın Doğu Müzesi’nin en kıymetli eseri M.Ö. 6. yüzyıl tarihli Babil İştar Kapısı’dır. Kapıdaki vahşi hayvan figürleri işlemeleri, Babil tanrılarını simgelemektedir.
İslam Sanatı Müzesi ise İran, Mısır, Türiye, Kafkaslar ve daha birçok bölgeden eserler içermektedir. Aleppo Odası ve Mshatta Duvarı, bu müzenin gözde eserlerindendir.
Adres: Am Kupfergraben 5, 10178, Berlin
Tel: +(49) 030 20 90 55 77
Web: www.smb.spk-berlin.de
Ziyaret saatleri: Her gün 10.00 – 18.00, Perşembe: 10.00 – 22.00
Olympiastadion / Olimpiyat Stadyumu

Şehir merkezinden biraz uzaklaşıp doğuya gittiğinizde ise Berlin’in bir başka gözbebeği olan Olympiastadion’a ulaşırsınız. Berlin’in birçok yapısı gibi, bu stadyum da savaş yıllarından etkilenmiş; adeta tarihe tanıklık etmiştir. 1936 Berlin Olimpiyatları için inşa edilen kompleksin içinde 76 bin kişi kapasiteli stadyum, 78 m yüksekliğindeki Çan Kulesi, 112 bin m² genişliğindeki çimenlik Maifield ve 25 bin kişi kapasiteli açık hava eğlence merkezi Waldbühne bulunmaktadır. İçerisinde olimpiyat tarihine dair bilgiler içeren bir de koleksiyon bulunduran müzeye rehberli turlar düzenlenmektedir.
Adres: Olympische Allee, 14053, Berlin
Tel: +49 (0)30 306 88 100
Web: www.olympiastadion-berlin.de
Ziyaret saatleri: Yaz: 09.00 – 20.00, Kış: 09.00 – 16.00


 --------------

Görülmesi Gereken Yerler: 

Alexanderplatz - Berliner Dom - Bergama Müzesi - Sony Center - Brandenburg Kapısı - Potsdamer Platz - Checkpoint Charlie (eski Berlin Duvarının bulunduğu yer) - TV Kulesi - Şehir Operası - Unter den Linden caddesi - Reichstag (parlamento binası) - Tiergarten (hayvanat bahçesi) - Neue Synagoge Berlin (sinagog) - Olympiastadion (olimpiyat stadı) - Kurfurstendam (şehir merkezi) - KaDeWe (katlı mağaza) - Gendarmenmarkt - Siegessaule (zafer anıtı) - Staatsoper (opera binası)
Müzeleri:
Pergamon Museum - Deutsches Historisches Museum (Alman Tarih Müzesi) - Guggenheim Berlin - Alte Nationalgalerie - Bodemuseum - Judisches Museum (musevi müzesi) - Aquadom & Sea Life Centre - Filmmuseum Berlin - DDR Alltagsmuseum (tarih müzesi) - Tacheles sanat galerisi - Ethnologisches Museum (etnografya müzesi) - Hamburger Bahnhof - Museumsinsel - Altes Museum - Gemaldegalerie



Genel Bilgi:
Almanya'nın başkenti Berlin yaklaşık 3.4 milyonluk nüfusu ile ülkenin en büyük kentidir. 1949 ile 1990 yılları arasında Doğu ve Batı Berlin olarak ikiye bölünmüş olan kent, Berlin Duvarı'nın 1990 yılında yıkılmasıyla, komünizmin çöküşünün bir sonucu olarak, yeniden birleşmiştir. Birleşmeden sonra Berlin uzun bir süre küllerinden yeniden doğma mücadelesi vermiştir.

Berlin sanatsal ve mimari yönü ön planda olan bir kenttir. Tarihi anıtlar ve müzeler kentin tarihi ve kültürel mirasının en önemli temsilcileridir.

Alexanderplatz, Branderburg Gate (Branderburg Kapısı) ve Charlottenburg Sarayı Berlin'in en önemli turistik mekanları arasında bulunur. Branderburg Gate (Branderburg Tor) 1989 yılına kadar kenti ikiye bölen bir kapı olsa da birleşmeden sonra ulusal bütünlüğün sembolü haline gelmiştir.

Tiergarten'in güneydoğusunda yer alan Zoologischer Garten kentin görmeniz gereken en eski hayvanat bahçesidir. 1500 türden oluşan 14.000 hayvan burada barınmaktadır. Hayvanat bahçesindeki akvaryumda çok sayıda balık çeşidi, böcekler, zehirli kurbağalar, timsahlar, ahtapotlar ve daha fazlasını görebilirsiniz.

Kentte ziyaret etmenizi bekleyen sayısız müze bulunur. Bauhaus Museum fur Gestaltung (Tiergartan), Deutsche Guggenheim Berlin (Mitte), Deutsches Technikmuseum (Kreuzberg), Gemäldegalerie Müzesi (Tiergarten), Jüdisches Müzesi (Avrupa'daki en geniş Yahudi müzesi-Kreuzberg), Pergamon Müzesi (Mitte), Reichstag mutlaka ziyaret etmeniz gereken yerlerdir.

Pergamon Müzesi klasik Yunan, Babylon, Roma, İslam ve Orta Doğu sanat ve mimari koleksiyonu ile görmeniz gereken yerlerin başında gelir.

Kentin 1990 yılında yeniden birleşmesiyle, 35 yaşın altında olan genç nüfus, şehrin kültürel zenginliğini artırmak adına harekete geçmiştir. Bu yüzden kentte çok sayıda tiyatro ve sinema bulunur. Berlin aynı zamanda uluslararası mimari, güzel sanatlar ve sahne sanatları alanlarında Avrupa'nın kültür başkenti olarak bilinir.

Maxim Gorki Tiyatrosu (Mitte), Deutsches Tiyatrosu (Mitte), Berliner Ensemble Tiyatrosu (Schiffbauerdamn), Deutsche Operası (Charlottenburg), Komische Operası (Mitte) ve daha fazlası şehrin ziyaret etmeniz gereken önemli sanat merkezleridir.

Berlin'in tek merkezde toplanmamış olması, kafe ve barların kentin dört bir yanına yayılmış olmasına yol açmıştır. Paul Linke Ufer bahçe kafeleri ile ön plana çıkar.

En hoş barlar Oranienburger Strabe ve Hackescher Markt'ta bulunmaktadır. Kollwitzplatz ve Pariser Strabe'de arkadaşlarınızla güzel vakit geçirebileceğiniz cezbedici mekanlar mevcuttur.

Berlin'de, uluslararası mutfaktan çok sayıda örnekler bulabilirsiniz. Her damak tadına uygun bir mutfağa sahiptir. Fransız, Alman, Hint, Endonez, İtalyan, Tayvan, Türk, Arap ve bir çok ülkenin geleneksel mutfaklarından çok farklı lezzetler ile damak tadınıza hitap eder.

Sığır eti ve sebze geleneksel kent mutfağının önemli bileşenleridir. Patates salatası, kızartılmış ya da ham kıymalı ekmek ve siyah puding kentin ünlü yemekleri arasındadır. Birçok bira fabrikasına ev sahipliği yapmasının doğal bir sonucu olarak Berlin'de sayısız bira çeşidi bulunur.

Berlin'de, şiir gibi atmosferleriyle çeşit çeşit lezzetlerin, kahvaltıların ve mükemmel Berlin pizzasının sunulduğu çok sayıda restorana rastlayacaksınız.

Alışveriş denince Berlin'de bulamayacağınız şey yoktur. Pahalı antikalardan sıradan süs eşyalarına, son moda elbiselerden bit pazarlarında satılan sıradan giysilere kadar her fiyattan her şeyi bulmanız mümkündür.

Postdamer Platz Arkaden (Tiergarten) Berlin'in farklı alternatifler sunan önemli alışveriş merkezlerinden biridir. Giysi, kitap ve elektronik eşyadan süpermarketlere, fast food restoranlardan smokin satan mekanlara kadar her şeyi burada bulabilirsiniz.



17 Ekim 2012 Çarşamba

Ödüllendirildim:))

1. ÖDÜLÜM:))

Harika bir blogu olan http://etkaca.blogspot.com  bloğunun sahibesi Etka’nın Annesine beni ödüllendirmiş, kendisine çok teşekkür ediyorum. Bu ödülün amacı, takipçi sayısı 200′den az olan blogcu arkadaşlarımızın tanıtımını sağlamakmış ve aynı ödülü benim de 5 kişiye vermem gerekiyormuş. Ben de ilgiyle izlediğim ve faydalanmanızı istediğim 5 bloğa veriyorum bu ödülü.

1. ödülü, doğallık konusunda tek geçeceğim, yakın yaşta çocuklarımız olan ve çok sevdiğim arkadaşım Tuba' ya http://annetubadannotlar.blogspot.com

2. ödülümü, çok sevdiğim Arkadaşım Ümmügülsüm' ün yönettiği,  çocuk yetiştirme konusunda  severek takip ettiğim ve Anadolu Pedagojisi mail grubumuzun blogu olan http://anadolupedagojisi.wordpress.com' a ve Ümmügülsüm' ün minik melekleri ile yaşamını paylaştığı kendi blogu olan http://annevebebisleri.blogspot.com'a

3. ödülü; etkinliklerini çok beğendiğim ve montesori konusunda faydalandığım Montesori mail grubumuzun blogu olan http://montessoriegitimi.blogspot.com/ ' a

4. ödülü, bir anda çok sevdiğim ve blogunu çok beğendiğim durunun annesine http://www.enduruyanim.com

5. ödülümü de bana ödül verdiği için değil, gerçekten blogunu güzel ve faydalı bulduğum için Etka’nın Annesine http://etkaca.blogspot.com veriyorum. 

Hayırlı olsun :)


Bu arada dünden beri kızıyorum kendime canım arkadaşım Canan namı diğer Bilge' nin  minik meleği, küçük prensesine hazırladığı blogu nasıl unuturum diye.. Bir ödülde canım arkadaşımın bloguna gelsin: http://www.kucukprenses.com/


2. ÖDÜLÜM:))

2. ödülümü bana veren arkadaşım Ümmügülsüm' e http://annevebebisleri.blogspot.com  teşekkürler, sevgiler....


10 Ekim 2012 Çarşamba

Annelik ve Kutup Ayısı

Geçenlerde çok uzun zamandan sonra ilk defa bir belgesel izledim. CNN' deydi sanırım; kutup ayısı belgeseli.

2 anne kutup ayısı ve yavrularının maceraları ile ilgiliydi. Bir yıl boyunca anne ayıcıkların yavrularını yaşatma ve kendisinin de hayatta kalma mücadelesini anlatıyordu.

Ama bütün belgesel sanki annelik üzerine kurulmuştu. Anne ayıcıklar yavrularının hayatta kalması için avcılık yapıyor; denizin derin diplerine iniyor ve ölmüş balinaların kalan et parçalarını diplerden çıkarıyor, yavrularını emziriyor, onları  korumak için başka erkek ayılarla savaşıyorlardı.. Yavrularda annelerinden hiç ayrılmıyor, sürekli annelerini takip ediyor ve anneleri uzaklaştığı zaman huzursuzlanıyor, hemen peşine düşüyorlardı.. O kadar güzel ve doğal bir anne-çocuk iliksisi vardı ki.. Anne tüm yıl boyunca çok farklı olayla ve zorlukla karsılaşıyordu, mücadele veriyordu. Yavru ayı da kendisi hayatta kalmak için vermesi gereken mücadeleyi annesinin nezaretinde öğreniyor; yani aslında annesinden yaşamayı öğreniyordu..
 
Bir anne için oldukça etkileyici bir belgeseldi.
 
Kendi anneliğimi sorguladım; bir ayı anneyle kendimi kıyasladım.
 
Çocuk yetiştirmek ile ilgili okuduklarım, dinlediklerim kulaklarımda çınladı: Sevgi, sınırsız sevgi, şefkat, koruma, doğallık, yavaşlık, sekine, sükunet, güven, örnek olma, aidiyet..
 
Bu belgeseldeki anne ayı da bunların hepsi vardı.. Demek ki annelik her canlı için aynıydı..
 
Sonunda şu sonuca ulaştım.
 
Aslında yavrularım da yaşamayı benden öğrenmek için yanıma bir süreliğine verilmiş emanetlerdi.

Aynı belgeseldeki gibi onlarda beni izleyecek, takip edecek, benden hayatta kalmayı öğreneceklerdi. Doğrumu yanlışımı kopyalayıp, zamanı geldiğinde kendi hayatlarında uygulayacaklardı. O zaman yapmam gereken tek şey karşılaştığım her olayda doğruyu yapmak, doğru tepkiler vermek diye düşündüm. Doğal olmak, doğruları yapmak, paniğe kapılmamak, sükunet içinde bu hayatta yanımda yavrularımla ilerlemek diye düşündüm.. İçimin derinliklerine bir sakinliğin aktığını hissettim; sakinleştim; hayati sakin yaşamanın değerini bir kez daha anladım ki; bu sakinlik yavrularıma akacaktı.. Hani ibret almak denir ya; iste ben bu kutup ayısı anneden ibret aldım.. Keşke belgeseli izleme imkanınız olsa ve fikirlerinizi paylaşabilseniz...

8 Ekim 2012 Pazartesi

Pasaport işlemleri

Bugün pasaport almak için Emniyet Müdürlüğüne gittik..
Müdürlüğün bahçesinde pasaport işlemleri ile ilgilenen bağımsız bir bina var. Binaya girişte önce sıra için numara aldık. İlk önce parmak izimi aldılar. Sağ ve sol elin 5 parmağının da izi alınıyor. Eşimin hala geçerli olan bir pasaportu olduğu için bu işlemi ona yapmadılar. Daha sonra pasaport işlemleri ile ilgili birime geçtik. Hepimize gri hizmet pasaportu verilecek. Burda eşimin halihazırdaki hizmet pasaportunun süresi yeni hizmetine yetmediğinden ona da yeni pasaport verilmesi kararlaştırıldı. Geçersiz olan eski hizmet pasaportlarımızı da yanımıza alarak geri döndük. En çok buna sevindim. Çünkü eski pasaporttaki vize fotokopisini almayı iple çekiyordum. Çünkü İngiltereye giderken vize alacağımızda şöyle demişlerdi: "İngiltereye vize alabilirseniz dünyanın heryerine çok kolay vize alırsınız. Çünkü en zor vize İngiltere vizesidir!". Bu söz aklımda kaldığı için şimdi vize başvurusunda sıkıntı çıkmasın diye eski İngiltere vizemin fotokopisini iliştireyim diyorum başvuru evraklarının arasına..

Neyse bunu böyle hallettik te Enescan Emniyet Müdürlüğünü birbirine kattı bu arada:)  Yolculuk esnasında, havaalanında Enescik' le nasıl başedecem bilmem:))  Tüm polisler Enesin ismini öğrendi. Heryere girdi, herkesle konuştu. Durduk yere gitti polislerden şeker istedi.. Masaların altlarına girdi. 2 kez hızlıca kapıdan kaçtı, o önde ben arkada Emniyet Müdürlüğünün bahçesini turladık..

Anneme tarif ettim. Şöyle kollarından ve belinden geçirilen, upuzun  kulpu olan bezden bir korumalık dikecek bana. Enes' e takacağım. Enes gezinirken kulp ben de olacak. Böylece havalimanında kaçamayacak ufaklık elimden:)) 2 çocuk, biri Enes üstelik; 2 yada 3 valiz, el çantaları; önce İstanbula sonra Berlin' e uçuş.. Epey zorlayacak beni. İlk defa bugün çok heyecanlandım, gözümde büyüdü bu yolculuk ama olsun sonu güzel olacak inş..

Heyecan İçindeyim..

5 Ekim 2012 Cuma

Yağmur Başka, Rüzgar Başka, Hava Başka..

Yağmur yağar toprağın üstüne ince ince
Yemyeşildir her taraf, toprak kokusu taptaze
Ağaç başka, toprak başka, hava başka
Ağaçtaki yaprak, topraktaki ahenk başka..

Bir hüzün sarar içimi..
Binbir nazla danseden rüzgar başka..
Estikçe eser, gürledikçe gürler,
Bu gün yağmur başka, rüzgar başka, hava başka..

05.09.2012/ Cuma 17:33

20 Eylül 2012 Perşembe

Heyecan İçindeyim..

4 Aralıkta eğer kısmetse Almaya'ya gidiyoruz. Henüz vizeye başvurmasak ta biletlerimizi şimdiden aldık. Eşim BTÜ ' de 1 yıllığına post doc yapacak; ben de full time annelik:))

İlk yurt dışı tecrübem olmamasına rağmen çok ama çok heyecanlıyım.. İlk defa uzun süreli bir ayrılış olacak benim için.. Kuzucuklarımla ilk defa bu kadar uzun süreli bir birliktelik olacak, ilk defa bu kadar uzun süre baş başa kalacağız.. Ve ben bu nedenle çok ama çokk heyecanlıyım..

Berlin' de tanıdığımız hiç kimse yok. Ama şu internet sağolsun ki her yer sanki ayağının ucunda.. Yine facebooktan bir tevafuk eseri tanıştığım ve güzel bir dostluk kurduğum Sevgili Tuba' mın meğerse Almanya' da çok yakın kardeşim dediği bir arkadaşı varmış.. Şu an Berlin' de olmasa da hep orda yaşamış ve yaza doğruda Berlin' e taşınacak.. Evet Tuba vesilesiyle tabıştığım ve gitmeden bana her konuda fikir veren, beni yönlendirem sevgili Mina' m var şimdiden. Allah razı olsun sorduğum her soruya bıkmadan, usanmadan cevap veriyor.. Berlin' de birkaç kişiye dah aulaştık. Ev kiralamak büyük mesele.. Hele oraya gitmeden burda net başında kirlamak daha da büyük mesele!! Hele birde bizim gibi Almancanız yoksa.. Herşeyin hayırlısı...

İçimde büyük bir sevinç ve heyecan var.. Yaptığım tüm hazırlıklardan keyif alıyorum.. Rabbime tekrar tekrar şükrediyorum.. İnşallah herşey güzel olacak.. 1 yıl çocuklarımla gezeceğiz, eğleneceğiz.. Hergün birlikte olacağız, güleceğiz, güleceğiz.. Tüm hayallerime, tüm dileklerime inşallah diyorum ve bana bu imkanı veren Rabbime hamdediyorum, şükrediyorum...

Umarım hayat hepimizin karşısına güzellikler çıkarmaya devam eder.. AMİN!!

Pasaport işlemlerimiz..
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...