25 Nisan 2013 Perşembe

Sen sadece senin için çizilmiş bir yolda, nasıl yürüyeceğin konusunda özgürsün...



Ey insanoğlu;
Sen sadece senin için çizilmiş bir yolda, nasıl yürüyeceğin konusunda özgürsün...
Akibetini belirleyecek olan ise yol değil, nasıl yürüdüğün...
Ne olduğunun, nerede olduğunun, hangi makamda mevkide olduğunun, nelere sahip olduğunun hiç önemi yok.. Yoldaki kurallara uyuyorsan gerisi mühim değil!

23 Ocak 2013 Çarşamba

Almanya Hatıraları


Berlin' de ilk 1 ay nasıl geçti?? Burdaki yaşamımız nasıl??

Üniversitenin misafir evlerinde kalıyoruz. 6 katlı bir apartmanın en üst katındayız. Evimiz charlottenburg adında berlinin en güzel semtlerinden birinde. Yeri de çok güzel. Bir yanımızda charlottenburg sarayı var.
(http://www.matzesabse.de/berlin_2003/sites/3_sightseeing/3_schloss_charlottenburg.html)
Sarayın önünde de saray parkı denilen ve içinde göl ve ördeklerin bulunduğu çok büyük, orman  bir park var. Kar olduğu zaman burda kızakla kayıyorlar, kar olmadığında bisiklet sürülüyor, koşu yapılıyor. Piknik yapılıyor, oldukça güzel bir park (http://www.gardenvisit.com/garden/charlottenburg). 
Bir yanımızda saray hotel ve büyük bir saray klinik var. Karşımızda yaşlı evi var, oda baya geniş bir alanda, diğer yanımızda çocuklar için bir yuva (kreş-anaokulu tarzında bir yer) ve onun parkı var. Orda da güzel oyuncaklar var (tırmanma yerleri vb.), diğer yanımızda yerleşim alanları. Evimiz yerüstü metrosuna (s bahn deniyor) 10-15 dakika; otobüs duraklarına da çok yakın. Ayrıca charlottenburgun kule site tarzında ama ondan daha geniş ve kapsamlı, dışardada mağazaların olduğu bir çarşısı var, orayada yürüyerek 20-25 dakika felan. Evimizin içinde temel eşya olarak sadece halı, çamaşır makinesi ve fırın yok. Onun dışında herşey var elh. Çamaşır makineside binanın altında, ücretli olarak orayı kullanabiliyorsun. Burası oldukça büyük bir şehir, istanbul tarzında büyük semtleri var. Hemen hergün dışarıda olmamıza rağmen henüz 2 tanesini gezebildik. Hava çok soğuk burda ilk geldiğimiz günlerde kar ve tipi vardı. Ona rağmen hergün dışardayız, çünkü havaların ısınmasını bekleme şansımız yok. Burası herzaman soğuk bir memleket. 24 aralık bunların crismisı idi. Vaynat diyorlar crismisa, dini bayramları. Anlatamam ne çılgınlık var bunlarda. Tüm evleri ağaçlarla süslediler, 1 hafta tatil yaptılar, şimdide noel geldi. Yılbaşı yine tatil. Mustafa nerdeyse 15 günü aşkındır evde. Bu tatil de bize yaradı, hemen hergün gezdik. Öyle olunca daha hiç kendimizi dinlemeye, sıkılmaya zamanımız kalmadı. Çocuklarda hiç sıkılmadı. Burda çocuklara çok önem veriliyor her alışveriş merkezinde oyun yerleri var. Mesela bazı dükkanlarda diyelim ayakkabı satılıyor, içine sallanan at koyuyorlar. Yaşamın her alanında çocuk ve çocuklu ailelere önem veriliyor. Otobüse ortadan biniyorsun ve çocuk arabanı cam kenarında ayrılan özel yere koyuyorsun, otobüs yan eğiliyor arabayı kolayca çıkarman için. Burda dil açısından da elh hiç sıkıntı çekmedik. % 90 ı temel düzeyde ingilizce biliyor. Her işimi elh halledebiliyorum. Buda beni tembelliğe itiiyor, hiç almancaya bakmadım, sadece günlük haytta kullanılan kelimelerin dışında almanca yeni birşey öğrenmedim. Kendimize burda yavaş yavaş bir çevre oluşturmaya başladık elh. Yan komşumuzla gidip geliyoruz. İrandan gelmişler, eşi mimar, doktora yapıyor. Bayan kendide çalışıyor burda. Onlarda geleli 15 ay olmuş, Mustafanın ben gelmeden öğrenci evinde tanıştığı birine gittik dün. İrlanda da genetik üzerine doktora yapmış karı koca, şimdide burda post doc yapıyorlar, aynı mustafa gibi. Ama 3 yıl kalacaklarmış burda. Enes ve Muhammedle aynı yaşta çocukları var. Çok iyi anlaştık bayanla, çocuklarda öyle :) Onunla bazı planlar yaptık gezmek için ve çocuklar için. Çünkü Mustafa bu çarşamba işe başlayacak ve kendi başıma dışarı çıkmak zorunda kalacağım artık. Burda ulaşım çok iyi ama bilmeyen biri için çok karışık. Yerüstü sbahndan ubahn adı verilen yer altı metrosuna geçiyorsun bazı yerlere gitmek için. Hatta ordan otobüse. Ama bunlar  en uzak yer için yarım saat-40 dakika içinde oluyor. Ulaşım çok pahalı burda. Bir bilet 2,40 euro. Aylık bilet alıyorsun 77 euroya, bu şekilde hepsine binebiliyorsun. Çok pahalı bir şehir Berlin, mesela türk bakkallarındaki ekmekler 1 euro, meyveler, gıdalar, giyim, oyuncak hemen herşey türkiyeye göre en az 3-4 kat. Biz türk bakkalından alışveriş yapıyoruz genelde. Onun dışında alman marketlerinden de alışveriş yapılyor. Orda da helal bir çok şey var ama biz henüz tam hakim değiliz. Çünkü çoğu üründe ingilizce açıklama yok, hep almanca. Fakat un, yağ gibi risk olmayan ürünleri alman marketlerinden alıyoruz.türk marketleri de bize oldukça uzak. Orayada metroyla gidiyoruz. İlk gün ekmeği evde yapmayı denedim ama başaramadım malesef :) kısaca 1 ayın özeti böyle.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...