6 Kasım 2012 Salı

Kabir Azabından Uzak Kalmanın Yolu

Bugün rastgeldiğim bir yazıyı paylaşmak istedim:

"Kabir Azabından Uzak Kalmanın Yolu:

Kabir azabından uzak kalmak isteyen kimse şu dört şeye sarılmalı ve şu dört şeyden kaçınmalıdır. Sarılacağı dört şey şunlardır:

Aralıksız olarak beş vakit namaz kılmak.
Sık sık sadaka vermek.
Bol bol Kur'an okumak.
Çokça zikretmek.


- İşte bu dört şey insanın kabrini aydınlatır ve geniş olmasını sağlar.

Kaçınacağı dört şeyde şunlardır:

Yalancılık.
Emanete hıyanet etmek.
Koğuculuk ve dedikodu.
Üzerine sidik buşlaştırmak.


Buna göre her müslüman için gerekli olan şey, kabir azabından Allah'a sığınmak ve kabre girmeden önce salih ameller işleyerek orası için hazırlanmaktır. İnsan kabre girdikten sonra bir tek iyi amel işlemek için geri dönmesine izin verilmesini ister, fakat bu arzusu yerine getirilmez. O zaman pişmanlığa gömülür.

O halde aklı başında olan kimse ölülerin durumunu düşünmelidir. Ölüler iki rekat namaz kılmak için veya tevhid kelimesini getirmek için veyahut bir tek kere Allah-u Zülcelal'i zikretmek için izin isterler, fakat kendilerine izin verilmez. O zamanda günlerini gaflet içinde harcıyorlar diye yaşayanlara hayret ederler.

Onun için Yahya bin Muaz şöyle demiştir: “ Ey Ademoğlu! Rabbin seni selamet ve esenlik yurdu olan cennete davet etmiştir. Sen dünyada iken bu davete icabet edersen o yurda girersin fakat kabre konulduktan sonra, icabet etmiş olmayı temenni edersen iş işten geçmiş olur.”

Salihlerden bir zat ise şöyle anlatmıştır: “ Allah yolundaki bir dostumu öldükten sonra rüyada gördüm. Hal hatır sorunca ben; “Elhamdülillah” dedim. Ölmüş dostum; “Şimdi ben senin söylediğin bu sözü dünyada diyebilmek için bütün dünyayı verirdim.” dedi.”

Bütün bunlardan anlaşıldığına göre, her mü'min dünyada iken günlerini gaflet içinde geçirmemeli zamanını boşa zayi etmemelidir. Her anından sorumlu olduğunu, kıyamet gününde her anını nerede ve nasıl geçirdiğinden sorulacağını unutmamalıdır.

Dünyada geçirdiğimizi bu günler hepimiz için bir sermayedir. Sermaye elimizde olduğu müddet kazanç elde etmeye muktediriz. Onun için salih amellere sarılmalı ve günahlardan kaçınmalıyız. Kıyamet günü bize fayda verecek ancak budur. Şunu iyi bilelim ki o gün pişman olmanın hiçbir faydası yoktur.

Unutmayalım! insanın dünyada yaşadığı hayatın her anının hesabını vereceği o büyük gün mutlaka gelecektir. Kabir bizim için kıyamete kadar bekleyeceğimiz bir duraktır. O gün Allah'a ve karşılaşacakları bu güne inanmış olanların kabri cennet bahçelerinden bir bahçe, inkar edenlerin kabri ise ise cehennem çukurlarından bir çukur olacaktır.

Ayet-i kerimede:

“ Beni zikredin, bende sizi zikredeyim.” (Bakara; 152)

buyurulmuştur. Bizim O'nu zikretmemiz, dünyadayken O'nun emirlerine itaat edip, Salih amelleri işleyip günahlardan kaçınmamızdır. O'nun bizi zikretmesi ise, bu zor yerlerde imdadımıza gelmesi ve bizlere yardım etmesidir.

O halde akıllı bir insan gibi nefsine sor; kabrinin cennet bahçelerinden bir bahçe olmasını mı, yoksa cehennem çukurlarından bir çukur olmasını mı ister? Tabi ki nefis güzel olanı, cennet bahçesini ister.

O zaman anlatılanları sadece okumakla kalma, kalp gözüyle görerek yaşa ve o gün için salih amel işleyerek hazırlık yap. Çünkü her şeyin üzerinde insanın en büyük kazancı kuşkusuz Allah'ın rızasıdır .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...