Çocuk
eğitimi, çocuğa zoraki “davranış öğretmek” değil, ona “irade”
kazandırabilmektir. Bir başka deyişle çocuğa “iç disiplin”
kazandırmaktır.
Bugün anne babaların şikâyet ettikleri birçok sorunun kökeninde, iç disiplin elde edememiş çocukların hâllerini görüyoruz.
“Bu çocuk neden yarım saat oturup da dersini
yapamıyor?”
Çünkü bir iç disiplini, iradesi yok ki yarım saat
kendisine gücü yetsin de ders yapabilsin.“Bu çocuk neden kemik görmüş ‘fino’ gibi kızların peşinden koşup onları rahatsız ediyor?”
Çünkü kendisine gücü yetmiyor, hazlarını kontrol edemiyor, içinde uyanan her duygunun esiri oluyor da ondan.
“Peki, bu çocuk neden namaz kılamıyor?”
Kılamaz, çünkü ruhunun gücü bedenine yetmiyor da ondan.
Örnekleri çoğaltabilirsiniz.
Neden bu çocuk odasını toparlayamıyor?
Neden bu çocuk vaktinde uyanamıyor?
Neden bu çocuk öfkesine hâkim olamıyor?
Çünkü iradesi zayıf da ondan.
Nedir irade?Pedagojide irade, çocuğun zorluklara karşı direnebilme gücü elde etmesidir. Kişinin kendisine gücü yetmesidir.
Peki, çocuğa irade nasıl kazandırılır?
Bir çocuğun irade kazanabilmesi, ancak “kendi yapabilmelerine” fırsat verilmiş olması ile mümkündür.Ve irade zayıflığı da ya anne babası tarafından aşırı korunan ve sevilen çocuklarda veya şiddete maruz kalan çocuklarda görülür.
Neden?
Çünkü aşırı korumacı anne babalar, çocuklarının “kendi yapabilmesine” fırsat vermezler de ondan.
Böylesi anne babalar çocuklarına yemeklerini kendileri yedirir, ayakkabılarını kendileri giydirir, elbiselerini kendileri çıkartırlar...
Hâlbuki çocuk, kendisine “yapabilme fırsatı verildiği kadar” güçlü bir iradeye sahip olur.
İşte bu yüzdendir ki Ramazan ayı, çocuklarına irade kazandırmak isteyen anne babalar için bulunmaz bir fırsattır. Zira bu ayda, anne babası oruç tutan neredeyse bütün çocuklar, oruç tutmaya özenirler…
Bu özentiyi bir kazanıma dönüştürmek için, çocukların dayanabildiği kadar oruç tutmalarına izin vermek gerekir…
Bu yılki Ramazan uzun yaz günlerine denk geldiği için çocuklar bütün bir günü oruçlu geçiremez belki ama onlar için “tekne orucu” imkânı sunulabilir…
Çocuğunu “gerçekten” seven anne babalar, çocuklarını “Sen daha küçüksün, büyüdüğünde oruç tutarsın” diyerek aşağılamak yerine, “Demek sen de oruç tutmak istiyorsun” diyerek teşvik etmeli ve ona yol göstermeli.
Bu arada belki “Nedir bu tekne orucu?” diyenler için küçük bir açıklama yapmak gerekirse… Tekne orucu, bir Anadolu geleneğidir. Bütün gün oruç tutamayan çocukların, günün sadece bir bölümünü oruçlu geçirmesine tekne orucu deniyor.
Tekne orucunda çocuk oruç tutmaya sabah ezanı ile değil, öğle ezanı ile başlıyor. Öğleye kadar yiyip içen çocuk, öğlen ezanını duyduğunda artık yeme ve içme işini bırakıyor. Ta ki anne babası ile birlikte iftar sofrasına oturuncaya kadar kendi kendine bir iç savaşın içine giriyor.
Ve böylece, yıllarca süren bir irade kazanımı eğitiminin ilk adımlarını atıyor…
Daha çocuk yaşta çok susadığı hâlde “kendi iradesi ile” bir bardak suyu “hayır içmeyeceğim” diyerek iç disiplin elde eden çocukların eğer “ahlâk eğitimi” de düzen içinde geçmişse, böylesi çocukların daha güçlü bir ruhsal donanıma sahip oldukları gözlenmektedir.
Bütün bunların yanı sıra, daha ilk çocukluk yıllarında tutulan orucun tadı da sanırım hiçbir şey ile değişilmez.
İtiraf etmeliyim ki ben kendi çocukluk yıllarımda tuttuğum tekne oruçlarının tadını hiçbir orucumda bulamadım.
O çocuksu saflığım ile tuttuğum oruçlarım sanırım en ihlaslı oruçlarımdı.
Kendisine has tuhaf bir lezzet taşıyan tekne oruçlarından çocukların mahrum kalmaması dileğimle…
İyi Ramazanlar...
Uzman Pedagog Adem Güneş / Aksiyon Dergisi :
http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/columnistDetail_getNewsById.action?newsId=33156