3 Eylül 2012 Pazartesi

Montessori Eğitimi


Aşağıdaki yazı bir montessori okuluna ait. Nette gezinirken bilgisayarıma indirmişim ama nerden indirdiğimi bir türlü bulamadım malesef. Hazırlayan değerli öğretmenlerin ellerine sağlık.. Yazının bazı bölümlerini çıkardım.. İçinde günlük yaşam ile ilgili faydalanabileceğimiz çok güzel şeyler var.. Faydalı olması dileğiyle..

MONTESSORİ ILE DUYU EĞITIMI;
Duyu eğitim  oyunları Montessori metodunda önemli bir yere sahiptir. Bilgi, beceri ve kavramların kazanılması bu materyaller kullanılarak sağlanır.

 OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE DUYU EĞİTİMİ
            Okulöncesi yılları çocuğun aktif olarak çevresine yöneldiği,çok değişik uyarıcılarla dolu dış dünyayı keşfetmeye çalıştığı,insan yaşamının en temel becerilerinin kazanıldığı önemli yılardır.Bütün alışkanlık ve becerilerimizin kazanılmasında kuşkusuz duyu organlarının rolü büyüktür.(Duyu organlarımız,dış dünyayla ilişki kurmamızı sağlayan antenlerimizdir.
             Sağlıklı her bebek,duygusal bir kapasite ile dünyaya gelir. Büyüme ve gelişme sürecinde,olgunlaşan ve deneyimlerle öğrenen çocuk,bu kapasitesini,ulaşacağı en üst düzeye getirebilir.Duyu eğitimi,çocuk doğduğu andan itibaren başlayan bir eğitimdir.Sayı eğitimine başlamak için gelişimsel olgunluk yaşı tespit edilebilir fakat,duyu eğitimi için bir yaş sınırlaması getirmek büyük bir yanılgı olacaktır.Çocuk zaten öğrendiği her şeyi duyularıyla algılayarak öğrenmiştir.Çocuk öğrenmeye başladığı an duyular kullanılmaya başlanmıştır.Ve duyu eğitimine başlanmıştır.O halde okul öncesinde duyu eğitimi deyince ne anlıyoruz?Okul öncesinde `duyuların geliştirilmesi` esastır.
            Yeni doğanın görme,işitme,dokunma,tat ve koku gibi uyaranlara karşı duyarlı olduğu tartışmasız kabul edilmektedir.Tartışılan,hangi duyunun en önce geliştiği ve en temel duyu olduğudur.Bu konuda farklı görüşler vardır.

             Bazı görüşlere göre;dokunma duyusu,en temel duyudur.Bu görüşlere göre;dokunma duyusu,en temel duyudur.Bu görüşe göre,çocuk daha anne karnındayken,dokunma ve basınç etkisindedir ve  seslere karşı duyarlıdır.
             Harlow 1958 çalışmalarından,çocuğun doğduğu andan itibaren annenin teninin sıcaklığını hissettiğini ve dokunma duyusunun en önce uyarılan duyu olduğunu ifade etmektedir.Gerçekten de,çocuk nesnelere ait özellikleri öğrenirken ,onları manupule eder ve hemen ağzına götürmek ister.Dokunma duyusu,duyusal yaşantı ve deneyimin ilk ve en temel yolu olmakla birlikte,zamanla görme duyusunun bunu bastırdığı ve çocuğun çevresini algılamasında,bütün diğer duyu organlarının daha önemli olduğu savunulmaktadır.
         Diğer bir görüşe göre de küçük çocuk dokunma duyusuyla algılayamadığı birçok şeyi önce, gözüyle  algılamaktadır.Piaget ve Inhelder 1956 bebeklerin çeşitli geometrik şekilleri dokunarak değil,önce görsel olarak algılayıp,ayırt ettiklerini belirtmektedirler.Yine,Fantz 1961,bebeklerin bazı nesneleri diğerlerine göre daha fazla tercih ettiklerini ve daha uzun süre baktıklarını ortaya koymuştur.Bebekler insan yüzlerini,diğer şekillere;contras şekilleri,düz şekillere;yuvarlak şekilleri çizgili şekillere daha çok tercih etmişlerdir.Gibson ise,`yapay uçurum deneyi`ile bebeğin görsel olarak algıladığı boşluğu, eliyle dokunarak,düz yüzey olduğunu algılayabildiğini göstermiştir.
 
        Ancak, bütün bu görüşlerin ortak noktası,duyu organı hangisi olursa olsun, öğrenmenin,duyu organlarıyla gerçekleştiğidir.Gözümüze,kulağımıza,dilimize ve tenimize gelen uyarıcılar,duyu organlarına ulaşır ve bunları uyarır.Algısal gelişim,zihinsel gelişimin en can alıcı sürecidir.Bu nedenle duyusal gelişim de zihinsel gelişimle aynı platformda incelenmektedir.Normal bir gelişme sürecinde,duyu organları da fonksiyon olarak,basitten karmaşığa doğru bir olgunlaşma gösterir.
       Örneğin,yeni doğan bebek,ani ışığa ve sese karşı tüm vücut olarak tepki verir.Ayağının tabanına,avucuna,yanağına dokunulduğunda,bu durumdan haberdar olduğunu gösteren tepkiler verir.Yine değişik tatları fark ettiğini,verilen yiyeceği yiyip yemediğini anlayabiliriz.Amonyak,asetit asit gibi keskin kokular,yeni doğanın tepkier vermesine yol açar,ancak yetişkinlerin fark edebileceği çok hafif bir kokuyu bebeklerin fark edemediği de bilinmektedir.
       Bütün bu tepkiler,çocuğun doğuştan getirdiği doğal tepkileri,`refleskleridir.Gelişme sürecinde,bu tepkiler,giderek daha kompleks yapılara ulaşır.Her duyu organı,hem kendi fonksiyonlarını geliştirir,hem de duyu organları,birbirlerinin fonksiyonlarıyla koordineli olarak çalışmaya başlar.Örneğin;çocuk,önce duyduğu sese sadece vücut olarak tepki verirken,daha sonra o sesin geldiği yöne doğru döner,bakar ve o sese ulaşmak üzere uzanır.Yine başlangıçta,bütün uyarıcılara tepki verirken,daha sonra uyarıcının özelliğine özgü tepkiler vermeyi öğrenir.Örneğin;bebek önce,bütün gördüğü yüzlere gülerken,zamanla sadece tanıdık yüzlere gülmeye başlar.

Maria Montessori Kimdir??
Maria Montessori çocuklara farklı bir anlayışla yaklaşmaktadır.
    1820 yılında doğan Maria Montessori ülkesinin ilk kadın hekimidir.İlk çalışmalarını,yakın gözlem ve deneme yöntemlerine dayanarak daha çok özürlü ve yoksul çocuklar üzerinde gerçekleştiren Montesori,özürlü çocuklarında normal çocuklar kadar eğitilebileceği bir eğitim sistemi geliştirmiştir.
      Montessori’nin yöntemi oldukça yaygınlaşmış ve birçok ülkede uygulanmaya başlamıştır.Bugün onun çocukların daha sağlıklı ve topluma uyumlu bireyler olma konusunda gösterdiği yaklaşım ABD’ de büyük bir ilgi uyandırmaktadır.
     Geleneksel eğitim yöntemlerinin başarısızlığı gün geçtikçe çok daha belirgin bir hal almaktadır.Montessori yöntemi,çocuklar5a uzman Montessori öğretmenlerinin ve özel olarak geliştirilmiş Montesori araç gereçlerinin yardımı ile kendi yeteneklerini kullanabilmeleri ve için  sağduyusal ve sağlıklı bir sistem sunmaktadır.
MARİA MONTESSORİ'YE  GÖRE; ÇOCUK, BASİT MİNYATÜR BİR YETİŞKİN DEĞİLDİR. O EN BAŞTA VE İLK OLARAK, BELLİ ÖZELLİKLER VE HEDEFLERİYLE KENDİ YAŞAMININ SAHİBİDİR."
Bu yöntem;
o Çocuk merkezli bir yöntemdir.
o Öğretmeyi değil öğrenmeyi temel almaktadır.
o Yetişkin çocuğun hizmetindedir.
o Çocuklar diledikleri çalışmaları yapmaktadırlar.
o Sınıfta uyulması gereken kurllar fazla değildir.Kurallar çalışma ve materyali kullanma ile ilgilidir.
Yöntemin AMACI zorlanmadan çocuğun  POTANSİYELİNİ EN ÜST SEVİYEYE çıkarmaktır.

EMİCİ RUH
o Çocuk iş yapmak suretiyle öğrenir.Ve çevresinde bulunan bilgileri tamamıyla emip içine almaktadır.
o Anadilini öğrenmesi bizim yabancı dili öğrenmemizle kıyaslanamaz.
o Çünkü bilinçli bir gayret yok doğal kendiliğinden onun için oldukça keyifli.
o Bilgiyi içselleştirerek öğrenmektedir.Bu özellik yaklaşık 7 yaşına kadar devam eder.

ELLER
o Eller çocuğun başöğretmenidir.Öğrenmek için yoğunlaşmak gerekmektedir.Bir çocuk için eline aldığı işe en iyi yoğunlaşma  tarzı  onu elleriyle tamamlamaktır.( Yetişikinlerden görülen bir  şeyler karalama alışkanlığı  bu uygulmanın bir  kalıntısıdır.)

   "EĞİTİM, ÖĞRETMENLERİN ÇOCUKLARA SÖZCÜKLERLE ANLATTIKLARI İLE DEĞİL, ÇOCUKLARIN FİZİKSEL VE SOSYAL ÇEVREDE GEÇİRDİKLERİ YAŞANTILARI İLE  GERÇEKLEŞİR"
                       DR. MARİA MONTESORRİ

o  4-6 Yaştaki çocuk uygun ortamda doğal gelişimini sürdürdüğünde konuşmayı ve yürümeyi öğrendiği gibi, okumayı, yazmayı ve matematiği de kendiliğinden öğrenebildiğini gözlemlemiştir.
Hayatın en önemli dönemi doğumla 6 yaş arasında bulunuyor, üniversite  eğitimi boyunca  değil.
İnsanın en önemli aleti zeka bu dönemde şekilleniyor.

Güncel araştırmalar Montesorri'nin gözlemlerini güçlendirmiştir:
o Bloom; "Gebelikten 4 yaşına kadar, birey zekasının %50'lik kısmını geliştiriyor, 4 Yaşından 8 Yaşına kadar %30Luk kısmını geliştirdiğini"  ifade etmiştir.
o Güçlendirilen başka gözlemi ilk öğrenmelerde kritik  dönemlerin önemi ile ilgilidir

Çocuk evleri  bir okuldan ziyade bir aile yuvasına  benzemelidir.
o Çocuklar bu yuvalardaki odalarda  özgürce oynamalı
o Öğretici araçları diledikleri gibi kullanmalı ve sırasında
o Bahçe işleri ile uğraşmalıdırlar.
o Yemek, konuşmak,dinlenmek, jimlastik, uyku için ayrı odalar bulunmalıdır.
o Sıralar ve eşyalar çocuklara uygun boyutlarda yapılmalıdır ki çocuklar kendilerini özgür hissedebilsinler ve kendi kendilerini eğitebilsinler.


 Montesorri der ki;

 "Biz çocuğu kabul etmeyiz.Özel ihtiyaçlarına saygı  göstermeksizin bize  uyması için güç kullanmayı deneriz.Onlara karşı zorba tavırlıyız ve hepsinden çok kabayız, onları iyi biçimlendiklerinde  ve uysal olduklarında kabulleniriz ve onların bize nasıl bağlı ve hayran kalacakları hissini uyandırma gücündeyiz".
 
o Çocuk hangi yaş ve gelişim düzeyinde ise, onun  ihtiyacı yönünde kendini yönlendirebileceği bir sınıf ortamı sağlamak çocuğun doğasını gözlemle keşfetme ve onu kabul etmekle eşdeğer olacaktır.Bu durumda hangi yaşın hangi gelişim dönemi içersinde olduğunu bilmemiz kesinlikle çok önemli.




Montessori'de duyu eğitimi "Çocuğun kendi ile birlikte çevresini tanıması için ilk adımdır."

"Montessori'de çocuk oyun esnasında öğrenir.



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...