Yazıyı okuyunca konusu çok ilgimi çekmişti. Yazıdan çıkaracağımız sonu şu: Ey insan en eski haline, yaratıldığın en doğal hale dön ve gece ışığı kapat uyu... Sabahta güneşle birlikte kalk:)) Espri bile olsa çıkan sonuç geçekten bu. En azından bebeklerimizin odasında ve kendi odamızda gece lambası kullanmayalım. Mümkün olduğunca yapay ışıklandırmadan uzak duralım:
Buyrun yazımıza:
Rusya Sağlık Bakanlığı ve Petrozavodsk Devlet Üniversitesi’nin ortaklaşa yürüttüğü bir araştırmada Rus Bilim adamları gece aydınlatmalarının insan sağlığı üzerindeki etkilerini inceliyorlar. Araştırmaya göre elektrikli aydınlatmalar altında geçen gece hayatı ciddi davranış bozuklukları ve kanser dâhil olmak üzere çeşitli fiziksel hastalıklara neden olabiliyor.
Araştırmacılar geniş kapsamlı deneyimlerini, tıbbi istatistikleri ve kemirgenler üzerinde yapılan deneylerin bulgularını yayınladılar Sonuçlara göre; sürekli parlak ışığa maruz kalmak endokrin sisteminin çalışmasını etkiliyor, kanserli hücrelerin büyüme ve gelişimini engelleyen melatonin hormonunun sentezini bastırmaktadır.
Işık kirliliği çağdaş yaşamın neredeyse ayrılmaz bir parçası haline geldi. Gece vardiyasında çalışmak zorunda olanlar, pilot ve hostesler, sık sık bir saat diliminden diğerine seyahat edenler ve kuzey yarım küre sakinleri (yaz aylarında sürekli gündüz olan bölgeler) parlak elektrik ışığına maruz kalmaktadırlar. İnsanların normal fonksiyonları gece ve gündüz ile aydınlık ve karanlığın düzenli değişimini gerektirmektedir. Karanlıkta, epifiz (epifiz bezi) melatonin hormonu sentezler, ancak gece saatlerinde ışığın etkisi bu sentezi bastırır. Melatonin ayrıca zararlı neoplazmaları biyolojik olarak bastırmaktadır.
Gece vaktindeki yoğun ışık, melatonin sentezini güçlü bir şekilde bastırır. Bazı insanlar gece aydınlatmasına karşı diğerlerine göre daha duyarlıdırlar; örneğin genellikle kadınlar erkeklere göre daha duyarlıdır. Işık kirliliği üreme sisteminin erken yaşlanmasına neden olur ve kadınlarda meme kanseri ve kalın bağırsak kanseri riskini artırır. Gece çalışan işçiler ve pilotlarda kalın bağırsak veya rektum kanserlerine daha fazla raslanmaktadırlar. Ayrıca düzensiz ışık; uyku bozukluğu, mide-bağırsak ve kardiyovasküler hastalıklara ve metabolik düzensizliklere sebep olmakta ve muhtemelen diyabete de zemin hazırlamaktadır.
Sürekli ışığa maruz kalındığında insanlarla aynı tepkileri veren kemirgenler üzerinde yapılan deneylerin sonuçları ile bu veriler doğrulandı. Kanserli hücrelerde büyüme, sürekli ışığa maruz kalan farelerde daha fazla meydana gelmektedir. Kanserden dolayı acı çeken farelerden ışık kirliliği koşulları altındakiler; gece ve gündüz hiç müdahale edilmeden kontrol altında tutulanlara göre daha hızlı ölmektedirler. Benzer bir durum klinisyenler tarafından da kaydedilmiştir: Bazı gözlemlere göre, 24 saat sürekli ritim altındaki kalın bağırsak kanseri hastaları kesintili ritimli hastalara göre daha uzun yaşamaktadırlar.
Kanserli hücrelerin büyüme hızı serum içindeki melatonin konsantrasyonu ile yakından ilgilidir. Melatonin yoğunluğu genellikle günün farklı saatlerine bağlı olarak değişir, ancak onkolojik hasta ve laboratuar hayvanlarında serum içindeki melatoninin gündüz ritmi önemli ölçüde bozulur ve konsantrasyonu normalin altına düşer.
Kaynak: Sade Hayat Degisi için yaptığım bir çeviri idi.
(http://www.sadehayat.com/yapay-isiklar-sagligimizi-tehtit-ediyor/)