Düşündürücü
ve bir o kadarda etkiliyici bir söz :
“Namaz Kılan Bir Toplumun Psikolojiye, Zekat Veren Bir Toplumunda Sosyolojiye İhtiyacı Yoktur.”
Günümüzde insanlar Kur’an’ ı ve Kur’an’ la yaşamayı
unuttukları için hemen her sıkıntıda feryadu figan etmekte; sıkıntıların, Allah’ ın karşılığında cennet
vaat ettiği “sabır” ekseninde değil de şikayet ekseninde yaşanmasından dolayı
da maddi ve manevi rahatsızlıklar zuhur etmektedir. Eşinden, ailesinden,
çocuklarından, çevresinden gelen en ufak bir olumsuzluk sabırdan yoksun insanlar
üzerinde derin izler bırakmakta ve bunlar çoğaldıkça da altından kalkılmaz hale
gelmekte; insanların bu şekil rahatsızlıkları ise psikoloji dediğimiz bilim
dalı altında incelenmektedir.
İnsan bilse ki karşısına gelen her zorluk, her musibet,
insana günahlarının kefareti veya cennete ulaşma yolunda sunulmuş bir nimettir.
Bu dünya geçicidir, ancak bir oyun ve oyalanma yeridir. Oysa bu kısacık ömrün
sonunda sonsuz bir ahiret, sonsuz bir yaşam vardır. Bu dünyaya ne için
gönderildiğimiz ise çok açıktır: “Ben,
insanları ve cinleri, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım Zâriyât / 56”.
Sabırsız ve namazsız bir müslümanın ise ne bu dünyada nede ahirette mutlu olma şansı yoktur. Bunu yine Kur’an-ı Azimüşşandan anlıyoruz: “Günahkarlara sorarlar,sizi cehenneme sokan nedir? Onlar,biz namaz kılanlardan değildik, derler. Müddesir 43.Ayet”.
Sabırsız ve namazsız bir müslümanın ise ne bu dünyada nede ahirette mutlu olma şansı yoktur. Bunu yine Kur’an-ı Azimüşşandan anlıyoruz: “Günahkarlara sorarlar,sizi cehenneme sokan nedir? Onlar,biz namaz kılanlardan değildik, derler. Müddesir 43.Ayet”.